Buradasınız: Anasayfa » Kadın » Kocasını aldatan kadınlardan itiraflar | 18 Mart 2015 Carşamba 23:04

Kocasını aldatan kadınlardan itiraflar

Aldatmak, bir evliliği bitiren belki de en önemli sebeplerden biri. Ama aynı zamanda 'ders alınabilecek bir durum olarak da görülebilir' diyen evlilik terapistlerinin sayısı yadsınamaz.

Amerika'da yayınlanan Secret Regrets: What if You Had a Second Chance? (Gizli Pişmanlıklar: İkinci bir şansınız olsa ne yapardınız?) kitabının yazarı Kevin Hansen, aldatmanın aslında evlilikte büyük sorun teşkil eden ama bir türlü su yüzüne çıkamayan problemlerin ortaya çıkmasına vesile olduğunu söylüyor. Bu düşünceye, kitabı yazarken yaptığı araştırmalar sonucu varan Hansen, gerçek isimlerini saklı tuttuğu 5 kadının itiraflarını yazmış.
İşte o itiraflar:

1. "Kocam bana sürekli kötü davranıyordu"
50 yaşındaki E.S. 'Evliliğimizin ilk gününden bunun bir hata olduğunu anlamıştım' diyor. Kocasının kendisini sürekli hor gördüğünü, işini bırakıp evinin kadını olmasını istediğini, sürekli bir kontrol baskısı altında bırakıldığını söyleyen E.S. , evliliklerinden yaklaşık 1 yıl sonra bir iş arkadaşıyla yakınlaşmaya başlamış. Aşık olduğu hissine kapılmadığını ama bir erkeğin yanında kendini gerçekten iyi hissedebildiğini, güldüğünü, nefes alabildiğini söyleyen E.S. kendine olan güveninin yerine geldiğini ve eşine boşanma teklif etme cesaretini bulduğunu söylüyor. İkinci evliliğinde 25 yılı deviren E.S. eşiyle çok mutlu olduğunu ve asla birbirlerini kısıtlamayıp değiştirmeye çalışmadıklarını söylüyor.

Çıkarılacak ders: New York'ta görev yapan psikiyatrist Michael E. Silverman, aldatmanın bu örnekte olduğu gibi kadının kendine güvenini yerine getirdiğine ancak doğru yolun bu olmadığına dikkat çekiyor. Bu tip durumlarda daha kötü travmalar yaşanabileceğinin altını çizen Silverman, evliliğinde sıkıntı çeken bireylerin öncelikle güvendikleri bir arkadaşa, bir aile bireyine ya da bir terapiste danışmaları gerektiğini söylüyor.

2. "Birbirimizi sürekli kırmaya başlamıştık"
28 yaşında 6 yıllık evli olan V.M., evlenmeden önce eşiyle toz pembe hayaller kurduklarını ve en az iki çocuk yapmayı düşündüklerini söylüyor. Ancak evlendikten sonra planların tamamen değişeceğini öngöremeyen V.M. , işinin ağır basmaya başladığını, kariyer planlarının öncelik kazandığını ve çocuk yapma fikrini erteleme kararı aldığını kocasına söyledikten sonra aralarının bozulduğunu belirtiyor. Kocasının sürekli onu kırdığını, bunun üzerine onun da karşılık vermeye başladığını, bu döngünün gittikçe daha çok kalp kıran bir hal aldığını söyleyen V.M. cinsel hayatlarının da bittiğini söylüyor. Olayların ardından internette biriyle tanıştığını ve 1 yıla yakın bir süre ilişki yaşadığını itiraf eden V.M. kocası ilişkiyi öğrenince çift bir terapiste gitmeye başlıyor ve evliliklerini kurtarmayı başarıyor. "Evliliğimde mutsuz olmamın suçlusu yalnızca eşim değil, aynı zamanda benmişim bunu anladım" diyen V.M. evliliğini kurtarabildiği için şükrediyor.

Çıkarılacak ders: Dr. Silverman bu örnekte bir türlü adı koyulamayan gizli öfkenin, evlilikte ihanete doğru giden yolun açılmasına sebep olduğunu söylüyor. Bir evlilikte cinselliğin bitmesinin ise, ilişkinin bittiğine dair en önemli göstergelerden biri olduğunu söylüyor. Silverman bu gibi durumlarda çiftlerin iletişimi koparmamaları gerektiğini belirtiyor.

3. "Sıkılmıştım ve mutsuzdum"
B.G. 35 yaşındayken pek çok kadının hayalini süsleyen bir hayat yaşıyordu. Amerika'nın en elit muhitlerinden birinde kendisine aşık kocası ve iki çocuğu ile maddi sıkıntı çekmeden gününü gün ediyor gibi görünse de içinde fırtınalar kopuyordu. "Kendimi sıkışmış, nefes alamıyor, kendim değilmişim gibi hissediyordum" diyen B.G. bir iş gezisinde tanıştığı şimdiki eşinden anında etkilendiğini, bir ilişkiye başladıklarını, hatta işini, servetini bırakıp Avustralya'ya gittiğini söylüyor. Bu kararın, hayatının dönüm noktası olduğunu belirten B.G. 25 yıldır evli olduklarını, 5 çocuk ve 10 torunla birlikte kendini çok daha özgür ve huzurlu hissettiğini anlatıyor.

Çıkarılacak ders: Her ne kadar B.G'nin hikayesi mutlu sonla bitmiş olsa da, konu sadakatsizlik olunca bunun genelde 'mutsuz' sonlara neden olduğunu belirtiyor Dr. Silverman ve ekliyor 'Evliliğinizde sıkılmış hissetmeniz gayet normal, bu, bir ilişkinin doğasında olan bir süreçtir. Eşinizi aldatmak yerine ilişkinizi alevlendirecek yeni yollar bulmayı deneyin'

4. "Eşim bir işkolikti"
49 yaşındaki B.S. evliliklerinin 10 yılı boyunca kocasından tamamen bağımsız bir yaşam sürdüğünü söylerken bunun sebebi olarak kocasının hiçbir zaman yanında olmamasını gösteriyor. "Eşim sürekli işteydi ve eve geldiğinde o kadar bitkin oluyordu ki bana ayıracak zamanı kalmıyordu." diyen B.S. kendini ailesine adadığını ama yaşamının böyle devam etmeyeceğinin de farkında olduğunu söylüyor. Ve bir gün bir adamla tanışıyor B.S., tanışmalarından birkaç hafta sonra kocasından boşandığını ve iki yıl sonra da ilişkiye başladığı adamla evlendiğini anlatıyor. Ancak ikinci evliliği 1 ayını doldurmadan yeni eşi kalp krizi geçirerek hayatını kaybediyor. İkinci eşiyle tanışmanın başına gelen en iyi ama aynı zamanda en kötü şey olduğunu söyleyen B.S. hayata devam etmeye çalıştığını söylüyor.

Çıkarılacak ders: "B.S. yıllarca kendini yalnız hissetmiş ancak bunu eşiyle konuşma seçeneğini değerlendirmemiş" diyen Dr. Silverman eşler arası iletişimin her zaman dürüst ve net olması gerektiğini söylerken asla koparılmaması gerektiğinin altını çiziyor.

5. "Önce o aldattı"
L.N. kocasının onu aldattığını öğrendiğinde evlilikleri henüz 1 yılını doldurmamış. Kendini kızgın, üzgün ve yetersiz hissettiğini söyleyen 33 yaşındaki kadın, evliliğinde yetersiz olma hissini dışarıda arama hatasına girmiş. "İntikam almak öte yandan da değerli hissetmek için kocamı aldattım" diyen L.N. eşine bu durumu anlatma kararı almış. "Bunu ona anlattım çünkü dışarıda hala beni arzulayan erkeklerin olduğunu bilsin istedim" diyen L.N. ve eşi bir süre evlilik terapistine giderek evliliklerini kurtarmış.

Çıkarılacak ders: "İhanetlerde intikam alma güdüsü çok yaygın gördüğümüz bir durum" diyen Dr. Silverman, anlık öfkeye kapılarak ömür boyu pişmanlık duyulacak kararlar vermektense sakinleşmeyi bekleyip karşılıklı konuşma yolunu seçmeyi öneriyor

Kaynak: Tarkan Acar