Buradasınız: Anasayfa » Magazin » Amine Gülşe: Seksi olmak için ten göstermeye gerek yok | 15 Şubat 2015 Pazar 14:47

Amine Gülşe: Seksi olmak için ten göstermeye gerek yok

Önce Türkiye Güzeli seçildi. Sonra Türkiye’nin en seksi kadını... ‘Asla Vazgeçmem’ isimli diziyle artık başrol oyuncusu. Amine Gülşe, doğup büyüdüğü İsveç’ten Türkiye şartlarına adapte olmaya çalışıyor. Sadece güzel ve seksi sıfatlarının kullanılmasına bozuluyor: “Eğer için boşsa bunların önemi yok.”

Sizinki bir peri masalı mı?
- Türkiye’ye tatil amaçlı gelmiştim. Hobim fotoğraf çekmek. Sokaklarda dolaşıp fotoğraflar çekiyordum. Bir gün annemle evde otururken televizyonda Miss Turkey ilanlarını gördüm. Aramızda sohbet ettik. “Ben başvursaydım ama geç kaldım” dedim. Annem de Kim tutuyor seni” bakışı attı. Bir anda kendimi form doldururken buldum.

Bu kadarını hayal eder miydiniz?
- Hayır, bütün bunların bu kadar çabuk olacağını hayal etmezdim. Hayatım birden güzel bir şekilde değişti. Her şeyden çok memnunum.
Güzellik genetik mi?
-Evet. Bizim sülale çok güzel. Babam ve annem uzun boylu, Gözleri renkli...

Babanız Kerküklü, anneniz İzmirli. Nerede, nasıl buluşmuşlar?
- Babam Galatasaray’da atletti. Antrenman yaparken annemde orada spor yapıyormuş. Orada tanışmışlar. Aynı semtte oturuyorlarmış. Zamanla etkilenmişler.
Peki neden İsveç’e gidiyorlar?
- Evlendikten sonra babam İsveç’e transfer oluyor. Abim ve ben orada doğduk. Harika bir çocukluk yaşadım. İstediğim her şeye sahip oldum.

Kendinizi İsveçli mi yoksa Türk mü kabul ediyorsunuz?
- İsveç’te doğdum, oradaki kültürle büyüdüm. Ve seviyorum. Ama ailem Türklüğümü ve özümü hiç unutturmadı. Abimi ve beni hep Türkçe kurslarına yolladı. Türkiye’ye de çok sık geliyorduk. Bu yüzden burası benim hep bir parçam oldu.

Türkiye ve İsveç’in sizin için farkları neydi?
-Buralar benim için daha şen şakraktı. İsveç ise daha soğuk, karanlık ve depresif...

sveç’in hiç mi iyi yanı yok?
- Orada acayip bir disiplin var. O disiplini aldım bu da gelişmemi sağladı. Mesela orada verilen randevuya bir dakika bile geç kalamazsın. Burada “Saat 07.00’de buluşalım” diyorlar. Ben gidiyorum bakıyorum kimse gelmemiş. Yavaş yavaş alışmaya çalışıyorum. Bir de İsveç’te buradaki sıcakkanlılık yok. Kimse sana dönüp bakmaz bu da rahatlık. Buraya ilk geldiğimde insanların tepkilerine şaşırdım. “Bunlar normal mi” diye düşündüm. Şimdi çok hoşuma gidiyor.

“Oyuncu olmayı çocukluktan beri isterdim” klişesi sizin için de geçerli mi?
- Hayır, tıpkı güzellik yarışmasında olduğu gibi hiç oyuncu olmak gibi bir düşüncem yoktu.
Oyunculukta güzellik ne kadar önemli?
- Ağlarken, bağırırken ne kadar güzel durabilirsin. Oyunculuk bambaşka bir şey.

Eğitimli oyuncuların size tepkisini haklı bulur musunuz?
- Onlara saygı duyuyorum ve anlıyorum. Ama çalışarak her yere gelebilirsin. Ben de boş oturmuyorum.

Bir sene önce konuştuğumuzda sevgiliniz yoktu...
- Hâlâ hayatımda biri yok.
Problem sizde mi erkeklerde mi?
- Çok yoğun bir dönemden geçiyorum. Hayatımda bir erkeğe ayırabileceğim vakit yok.

Hayatınıza Türkiye’nin en güzel ya da en seksi adamı mı girer?
- Hayır öyle bir şey yok. Fizik benim için önemli değil. Önemli olan saygılı olması, beni mutlu etmesi... Bir de kıskançlığa hiç gelemiyorum. Güzel, seksi veya oyuncu Amine olarak beni ben olarak tanıması önemli.
İlk aşk kaç yaşındaydı?
-17.

Neden o kadar geç?
-Çünkü İsveç’te çok disiplinli bir hayatım vardı. Okul-ev arasında geçerdi.

Seksi olmak için illa ten göstermek gerekmiyor

Sadece güzel olduğunuz için başrolü kaptığınızı düşünenler var...
- “Bu işin okulunu okuyup bir yerlere gelmeye çalışan bir sürü insan var. Sen bir güzellik yarışması kazanıyorsun ve başrol oynuyorsun” diyenler oluyor. Ama gerçekten inan dizi teklifi geldikten sonra “Tamam ben oynarım zaten” diyerek işi oluruna bırakmadım. Çetin Sarıkartal ve Hülya Gülşen’le çalıştık. Onların bana verdikleri yardımlarla bu işi çok sevdim. Gece gündüz çalışıyorum. Nasıl tepkiler veririm, nasıl gerçekçi olabilirim, bütün gece bir sonraki günün sahneleriyle uğraşıyorum.

Kaynak: Tarkan Acar